Türkiye Pavyonu’nda sergilenecek Yerebasan projesinin ayrıntıları açıklandı

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Bienali 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda Ceren Erdem ve Bilge Kalfa’nın küratörlüğündeki “Yerebasan” başlıklı proje sergilenecek.

Ziyaretçileri toprakla daha derin bir bağ kurmaya davet edecek Yerebasan, toprağın hissedilip duyumsanabileceği, etkileşimli bir sergi olarak kurgulandı. Küratörler bu sergiyle sürdürülebilir, dayanıklı ve çevreyle uyumlu inşa ve yaşam biçimleri tasavvur ederken toprağın öğretebileceklerine kulak vermeyi, geleceğin toplumları için toprağı ortak bir zemin olarak değerlendirmeyi öneriyor.

Hüseyin Aksoy, Michael Akstaller, E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay, Ali Mahmut Demirel, Sinem Dişli, Yelda Gin, Ali Miharbi, Özgül Öztürk, Serkan Taycan ve Orkan Telhan sergiye bireysel katkılarıyla katılıyor. Bire-Pan, Common Action Walls, Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works, Mono Earth, Ozruh, Rec II, ReYard House, Solidified ve Yalın Mimarlık ise sergiye ekip olarak katkı sunuyor.

Balıktaş Mağarası, (Ocak 2025) & Karadere Maden Alanı (Ekim 2023), Latmos Tanrıları / Gods of Latmons multimedya enstalasyonundan, (devam eden), Ali M. Demirel, arşiv pigment baskısı

Bienalin ana mekânlarından Arsenale’de yer alan Türkiye Pavyonu, İKSV’nin koordinasyonunda, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla ve T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde düzenleniyor. Venedik Mimarlık Bienallerinde Türkiye Pavyonu sergileri, 2014’ten bu yana Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. Bu yıl Türkiye Pavyonu’na Fibrobeton Yapı Elemanları ve STONELINE katkı sağlayan kuruluşlar, Türk Hava Yolları havayolu partneri, FÖRNİ ve SAHA Derneği ise prodüksiyon destekçileri olarak katkı sunuyor.

Venedik Bienali 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alacak Yerebasan adlı projenin ayrıntıları, küratörler Ceren Erdem ve Bilge Kalfa tarafından 11 Mart Salı günü Metrohan’da düzenlenen bir toplantıyla paylaşıldı.

Küratörler projeyi şöyle tanıttı:

Yerebasan ile ziyaretçileri, toprağı, müstakil bir varlık olarak değil, etrafımızı saran yaşam dokusunun ayrılmaz bir parçası olarak algılamaya davet ediyoruz.

Altımızdaki bir yüzeyden, ya da çıkarılacak bir kaynaktan ibaret değil toprak; daha ziyade yoğun, zeki ve ayrıca parçası olduğumuz bir dünya o. Sergi, malzeme araştırmaları, sanatsal belgelemeler ve bilimsel gözlemlerle bizleri, bu dinamik alışverişin içindeki yerimizi yeniden düşünmeye yüreklendiriyor. Bizi, aşındırdığımız yapıları ve ekseriyetle göz ardı ettiğimiz olasılıkları görmeye çağırıyor. Böylelikle, kendini dayatmayan, aksine çevreyi dinleyen ve onunla etkileşim kuran yaşam ve inşa biçimleri öneriyor.”

Ceren Erdem, Bilge Kalfa, Fotoğraf: Fatih Yılmaz

İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, Türkiye Pavyonu eş sponsorları Schüco Türkiye Genel Müdürü Can Eren ile VitrA adına Eczacıbaşı Yapı Gereçleri CEO’su Hasan Pehlivan konuyla ilgili yorumlarda bulundu.

İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, 2025 yılında Venedik Mimarlık Bienali’nde yer alacak sergiyle ilgili olarak şunları söyledi: “İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak Türkiye’deki kültürel, sanatsal ve düşünsel üretimin yurtdışındaki temsilini çok önemsiyor, hem İstanbul’da düzenlediğimiz faaliyetlerle hem de yurtdışındaki etkinliklerimizle yaratıcı profesyoneller için uluslararası etkileşim olanaklarını artırmak için çalışıyoruz. Venedik’te bu yıl küratörlerimizin liderliğinde, geniş katılımlı, geleneksel modelleri yeni teknolojilerle ele alan, güncel meselelere yeni perspektiflerle bakan, geleceğe dair umut veren projeleri bir araya getiren bir sergiye yer veriyoruz. 2014 yılında 21 destekçinin katkılarıyla ülkemize Arsenale’de kalıcı bir mekân kazandırmamızın ardından ülkemizin Venedik Mimarlık Bienali’ndeki uluslararası sergiye de katılabilmesini sağladığımız için mutluluk duyuyor, bu serginin gerçekleştirilebilmesini sağlayan tüm kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür ediyoruz.”

Gülle Oyunları / Gulle Games, 2019, Sinem Dişli, arşiv pigment baskısı

Schüco Türkiye Genel Müdürü Can Eren, “Son yıllarda giderek artan bir eğilimle, insan elinden çıkan yapılar ile çevre arasında uyumlu bir birliktelik sağlayacak sistem geliştirmeleri yapıyor, doğal çevreye sorunsuz şekilde entegre olan binalara katkı vermeye çalışıyoruz. Toprakla daha derin bir bağlantı kuracağımız “Yerebasan” projesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor, eş sponsor olarak bu bienalde de yer almaktan mutluluk duyuyoruz,” dedi.

Ülkemizin ilk kez kalıcı bir sergi mekanına kavuştuğu 2014’ten bu yana, Türkiye Pavyonu’nun destekçileri arasında yer aldıklarını söyleyen Eczacıbaşı Yapı Gereçleri CEO’su Hasan Pehlivan, “Seramikler üretildikleri coğrafyanın hafızasını yaşatır. Bu sayede geçmişle gelecek arasında köprü kurarlar. VitrA markamızla, 67 yıldır toprağımızın hafızasını yaşatıyoruz. Toprağın hikayesini, mimari ve tasarım aracılığıyla geleceğe taşıyacak bu değerli projeye katkıda bulunmaktan büyük heyecan duyuyoruz,” dedi.

Yerebasan, Afiş

Yerebasan

Yerebasan, medeniyetleri, ekosistemleri ve sürdürülebilir yaşamın özünü anlamamız için hayati öneme sahip, bütün dinamizmine rağmen çoğunlukla göz ardı edilen bir kaynak olan toprağı ön plana çıkarıyor. Türkiye’den toprak örneklerini içeren sergi, duyusal deneyimler, bilimsel araştırmalar ve sanatsal yorumlar aracılığıyla, toprağın türlü vasıflarını gözler önüne seriyor.

Mimarlık, sıklıkla, temiz ve denetlenebilir ortamlar yaratmak uğruna, toprağa ilişkin özellikleri bastırmaya meyillidir. Bunun aksine Yerebasan, toprağı pavyonun merkezine yerleştirerek onu, zekâya ve eylemliliğe sahip canlı bir varlık olarak sunuyor. Ziyaretçiler, toprağın dokusuyla, kokusuyla ve sesiyle etkileşime geçiyor; onu hem ekolojik bir sistem hem de doğa ve insanlık tarihinin canlı bir arşivi olarak deneyimliyor.

Yerebasan ayrıca inşaat gibi insan faaliyetlerinin tesirleri üzerine fikir yürütürken, Türkiye’nin zengin mirasını, arkeolojik alanlarını ve sürdürülebilir yapı uygulamalarını araştırıyor. Sergi, yerel teknikleri çağdaş yeniliklerle harmanlayarak, doğaya ve kültüre hürmet eden mimari yaklaşımlar tahayyül ediyor; doğayla daha ahenkli yaşam biçimlerine teşvik ediyor.

Projenin web sitesi ve kitabı

Projeyle ilgili ayrıntıların yer aldığı web sitesine turkiyepavyonu25.iksv.org adresinden erişilebiliyor.

Sergiye paralel olarak Melis Cankara editörlüğünde hazırlanan kitaba Aytek Soner Alpan, Sevince Bayrak, Ömür Harmanşah, Enise Burcu Karaçizmeli, Burcu Serdar Köknar, Aslı Odman, Bülent Tanju ve Evren Uzer de yazılarıyla katkıda bulunuyor. Küratörlerin metni ve katılımcıların eser açıklamalarını içeren yayın eserlerde ele alınan temaların farklı bakış açılarıyla derinleştirilmesini de amaçlıyor.

Toprak temasının çok katmanlı ve canlı yapısını yansıtacak kitap, Türkçe ve İngilizce olarak iki cilt halinde yayımlanacak. Kitabın Türkçesine seçili kitabevlerinden ulaşılabilecek. Ayrıntılar bienal açılışıyla birlikte paylaşılacak.

Editörlüğünü Melis Cankara’nın üstlendiği kitabın tasarımı, projenin grafik tasarımından da sorumlu Paleworks’e (Ozan Akkoyun, Yağmur Ruzgar) ait. Proje ve araştırma ekipleri Enes Yılmaz, Leonie Todd, Karim Gohary, Neha Goel, Simonida Galovic ve küratör asistanı Dicle Beştaş’tan oluşuyor. Sergi tasarımı, Bilge Kalfa Architecture’a ait.

Küratörler

İstanbul’da yaşayan ve uluslararası pek çok sergi ve yayında görev alan Ceren Erdem’in küratörlüğünü üstlendiği seçili sergiler arasında Teyel, İlizarov, Depo İstanbul (2023); Başka Her Şey Uzak, Dirimart (2021); Ad Infinitum, Dirimart (2019); Ayna (2017); Inverse Greyscale, Pasinger Fabrik, Münih (2016); İstanbul, Tutku, Neşe, Öfke, Fondazione MAXXI, Roma (2016); Water Knows All My Secrets, Pratt Manhattan Gallery (2015) ve Private Matters, apexart, New York (2014) yer alıyor. Erdem ayrıca Dirimart, İstanbul; Tina Kim Gallery, New York; British Council Türkiye, İstanbul ve İstanbul Bienali’nde tam zamanlı görev aldı.

Erdem’in, Columbia Üniversitesi Modern Sanat: Eleştirel ve Küratöryel Çalışmalar Programı’ndan ve Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar-Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nden yüksek lisans derecesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden lisans derecesi bulunuyor.

Berlin’de yerleşik bir mimar olan Bilge Kalfa, Berlin International University’de stüdyo yürütücüsü ve Bilge Kalfa Architecture’ın kurucusu. Kalfa’nın uzmanlık alanı, doğal ve döngüsel malzemeleri odağına alıyor; tüm mimari ve iç tasarım aşamalarını, aynı zamanda mobilya tasarımını kapsıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden lisans ve yüksek lisans dereceleri ile mezun olan Kalfa, aynı zamanda kadın tasarımcılardan oluşan kilim şirketi The Keep’in de ortaklarından. 2010 yılında imkanmekan adlı grup projesiyle ulusal bir mimarlık ödülü alan Kalfa, eski iş ortağıyla birlikte Moda Sahnesi ve Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Tiyatro Salonu gibi çok sayıda projeyi tamamladı ve çeşitli ödüller kazandı. Tasarım yaklaşımını, “yaşamın bütünselliğinin farkında olmaya çabalamak” olarak özetliyor.

Ortak Eylem Duvarları / Common Action Walls (CAW), 2017, Proje Koordinatörleri: Fulya Özsel Akipek ve Tuğrul Yazar, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü, PotPlus DRG

Venedik Mimarlık Bienali 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi

Venedik Bienali 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin başlığı ve teması, La Biennale di Venezia Başkanı Pietrangelo Buttafuoco ve 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin küratörü Carlo Ratti tarafından Intelligens. Natural. Artificial. Collective. olarak açıklanmıştı. Bienal, Giardini, Arsenale ve Venedik’teki çeşitli mekânlarda 10 Mayıs–23 Kasım 2025 arasında (önizleme: 8–9 Mayıs) düzenlenecek.

İKSV ve Türkiye Pavyonu

Türkiye Pavyonu’nun koordinasyonunu üstlendiği 2007 yılından bugüne İKSV, Venedik Bienali’nde Türkiye’nin diğer ülke pavyonlarıyla birlikte düzenli olarak varlık göstermesini sağlıyor. Pavyon ilk yıllarda yalnızca sanat bienallerinde, dönemlik sergi mekânı kiralanarak düzenleniyordu. İKSV’nin girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla 2014 yılında Türkiye Pavyonu, bienalin iki ana hattından Arsenale’de kalıcı bir mekâna kavuştu. Böylece Türkiye, sanat bienaliyle dönüşümlü olarak mimarlık bienaline de katılım göstermeye başladı.

Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Pavyonun koordinasyonunu üstlenen İKSV, aynı zamanda her yıl, davet ettiği sanatçı ve mimarların eserlerini en iyi şekilde geliştirmeleri için gerekli kaynağı, kurumsal ve bireysel katkıları bir araya getirerek oluşturuyor. Sergi ekibinin kurulması, araştırma ve üretim süreçlerinde çeşitli atölye, kurum ve kişilerle işbirliklerinin sağlanması, sergi yayının hazırlığı ve serginin uluslararası ve ulusal düzeyde tanıtımını da İKSV üstleniyor.

İKSV, Türkiye Pavyonu sergilerinin Türkiye’deki sanat ve mimarlık alanlarındaki çeşitliliği ve güncel eğilimleri bağımsız bir şekilde yansıtabilmesi için, davet ettiği küratör, sanatçı ve mimarları, sanat bienalinde 2017’den bu yana bir danışma kurulunun önerisiyle, mimarlık bienalindeyse 2018’den bu yana, iki aşamalı bir açık çağrı yöntemiyle çalışan bir seçici kurula belirliyor. Bu kurulların üyeleri, her iki yılda bir değişiyor. Kurul üyelerinin belirlenmesinde küratör, sanat yöneticisi, sanatçı, mimar, eleştirmen gibi ilgili meslek gruplarından olabildiğince geniş ve güncel bir temsilin sağlanmasına önem veriliyor. Serginin içeriği bütünüyle, davet edilen küratör, sanatçı ve mimarlar tarafından şekillendiriliyor.

Venedik Bienali 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alacak projeyi, yapılan açık çağrı sonucunda belirleyen Seçici Kurul’da Melike Altınışık, N. Müge Cengizkan, Prof. Dr. Zeynep Çelik, Oral Göktaş ve Dr. Sait Ali Köknar yer aldı. Kurul üyeleri, ikinci aşamada değerlendirilmek üzere davet gönderilen, her biri farklı içerik ve tasarım önerileriyle dikkat çeken üç proje arasından Yerebasan’ı ekolojik ve kültürel belleğin taşıyıcısı olan toprağı bir ekosistem, doğal bir zekâ formu, yaşayan bir arşiv ve destekleyici bir model olarak ele alarak daha düşünceli ve kritik bir mimari yaklaşımı teşvik etmesi açısından değerli buldu. Kurul projeyi, çoğunlukla Türkiye’den geleceğe dair umutları açığa çıkarmaya rehberlik eden yenilikçi bir araştırma önermesi, derinlikli sanatçı bakışlarını disiplinlerarası bir yaklaşımla harmanlayarak sözünü çeşitlendirmesi, küresel bilgiye katkıda bulunması ve eleştirel düşünceyi tetikleme gücüne sahip olması nedeniyle seçtiklerini açıklamıştı.