Sanatçıların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken görüşleri ile kültür-sanat projelerinin yargılanmasına karşı duruşumuz nedeniyle, şu anda Artilop’u siyah-beyaz olarak görüyorsunuz.

18. İstanbul Bienali’nin başlığı ve kavramsal çevresi açıklandı

Christine Tohmé’nin küratörlüğünde üç yıla yayılan bir program sunacak 18. İstanbul Bienali, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında 40'tan fazla sanatçının eserlerini bir araya getirecek bienal sergileriyle başlıyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2007–2036 Bienal Sponsoru Koç Holding’in desteğiyle düzenlenecek 18. İstanbul Bienali’nin başlığı ve kavramsal çerçevesi 25 Şubat Salı günü tarihi Beyoğlu Spor Kulübü binasındaki basın toplantısıyla duyuruldu.

Kevser Güler, İstanbul Bienali Direktörü, Fotoğraf: Muhsin Akgün

İstanbul Bienali Direktörü Kevser Güler’in açış konuşmasıyla başlayan basın toplantısında küratör Christine Tohmé, küratoryal yaklaşımını katılımcılarla paylaşarak bienalin başlığının “Üç Ayaklı Kedi” olduğunu açıkladı. Yine ücretsiz olarak gezilebilecek bienalin ilk ayağı, kendini koruma ve gelecek olasılıkları temaları etrafında biçimlenecek.

İlk ayağı 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 18. İstanbul Bienali’nin basın ön izlemeleri 16–19 Eylül 2025, profesyonel ön izlemeler ise 18–19 Eylül 2025’te yapılacak.

Basın toplantısının düzenlendiği Beyoğlu Spor Kulübü’nün tarihi 1877 yılına kadar uzanıyor. İstanbullu Rumlar tarafından Ermis adıyla kurulan kulüp, 1886’da Athlitikos Sillogos Pera, 1914 yılında Peraclub adını aldı. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte adı Beyoğlu Spor Kulübü oldu. 18. İstanbul Bienali kapsamında çeşitli performanslara da evsahipliği yapacak olan mekânda spor tarihinin mihenk taşlarından Beyoğlu Spor Kulübü’nün köklü tarihine ışık tutan bir müze de yer alıyor.

Üç Ayaklı Kedi (The Three-Legged Cat)

18. İstanbul Bienali Küratörü Christine Tohmé, Fotoğraf: Tanya Traboulsi
18. İstanbul Bienali Küratörü Christine Tohmé, Fotoğraf: Tanya Traboulsi

Kedinin dokuz canlı olduğu söylenir. Kentin sevilen ve sayılan bu sakini, sokakların arasından süzülür, gözden kaçanların izini sürer ve gerinerek güneşin tadını çıkarır. Zekâsı ve cazibesiyle mahalleliler ve yoldan geçenler için kural tanımaz bir yoldaş rolüne bürünür. Binlerce yıllık evcilleşmeye rağmen tehlikeler karşısında yabaniliğini korur.

Oyun ile tehlike arasında git gellerle yaşayan kedi, ona karanlık anlarda kılavuzluk eden meraklı bir ruha sahiptir. Zaman zaman bu ona ağır bir bedel ödetebilir, hatta bir uzvuna mal olabilir. Üç ayaklı kedi, bir görünüp bir kaybolarak sessizce gezinir. Aksak yürüyüşü, anlatılmamış bir dehşetin yankılarını taşır. Yine de arada bir soluklanır, başını kaldırıp gökyüzüne bakar ve gezegenin ufkunu sorgular. Kimi zaman tökezlese de zarafetini kaybetmeden yeni denge hareketleri dener. Kediyi takip ederek alışılmış yollardan ayrılmak bize onun haylazlıklarını taklit edip dönüşüm alanları yaratma cesareti verir; güneşin sıcaklığında teselli buluruz.

Giderek hızlanan yıkım, zorunlu göçler ve önü alınamayan krizler tüm ufukları ve gelecek olasılıklarını paramparça ediyor. Sürekli daralan bir şimdiyle karşı karşıya kalan bedenlerimiz, pek çok saate ayak uydurmaya zorlanıyor: kimisi hızlı kimisi yavaş kimisi bozuk. Bir sendeleyip bir ileri atıldığımız ikili bir devinim içine hapsolmuş, dengede durabileceğimiz adımı atmaya çabalıyoruz. Tıpkı kedi gibi biz de kendi etrafımızda dönüyor, kıvrılıyor, kaybolup yeniden ortaya çıkıyoruz. Yönümüzü bulmaya çalışırken, dinlenmeyi öğreniyor, bir yandan da korunmaya ve onarılmaya muhtaç parçalarımıza sahip çıkıyoruz.

Christine Tohmé, kaleme aldığı küratoryal metinde bienalin üç yıla yayılan yapısını şöyle açıklıyor:

Üç ayağı üzerinde 2025’ten 2027’ye uzanan 18. İstanbul Bienali, her yönüyle bir kediyi andırıyor. Zaman içinde esneyerek ayaklarını yere basıyor;

sohbetlerden, egzersizlerden ve aralıksız haber akışından beslenen bir ritmi benimsiyor. Tema olarak kendini koruma ile gelecek olasılıklarını merkeze alan bienalin ilk ayağı, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçının eserini içeren bir sergiyle birlikte performanslar, gösterimler ve konuşmalar sunuyor. 2026’daki ikinci ayak, bir akademi oluşturmaya ve yerel inisiyatiflerle işbirliği içinde bir kamusal program dizisi geliştirmeye odaklanıyor. 2027’de ise bienal üçüncü ayağına yaslanarak dinleniyor; yol boyunca karşılaştıklarını bir araya getiren son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanıyor.”

Üç ayağı üzerinde 2025’ten 2027’ye uzanan 18. İstanbul Bienali, her yönüyle bir kediyi andırıyor. Zaman içinde esneyerek ayaklarını yere basıyor; sohbetlerden, egzersizlerden ve aralıksız haber akışından beslenen bir ritmi benimsiyor. Tema olarak kendini koruma ile gelecek olasılıklarını merkeze alan bienalin ilk ayağı, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçının eserini içeren bir sergiyle birlikte performanslar, gösterimler ve konuşmalar sunuyor. 2026’daki ikinci ayak, bir akademi oluşturmaya ve yerel inisiyatiflerle işbirliği içinde bir kamusal program dizisi geliştirmeye odaklanıyor. 2027’de ise bienal üçüncü ayağına yaslanarak dinleniyor; yol boyunca karşılaştıklarını bir araya getiren son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanıyor.

Sanatçılar için açık çağrı

18. İstanbul Bienali’nin ilk ayağı için sanatçılara bir açık çağrı yapıldı. 31 Ekim–15 Aralık 2024 tarihleri arasında açık olan çağrıya yanıt olarak bienal için değerlendirilmek üzere 105 farklı ülkeden, 1.500’e yakın dosya ulaştı. Küratör tarafından değerlendirmelerin tamamlanmasının ardından dosya paylaşan tüm sanatçılara 2025 Mart ayı sonuna kadar katılım durumlarıyla ilgili bilgi verilmesi hedefleniyor.