Cumhuriyet’in 100. yılında, çağdaş Türk resim sanatının özgün isimlerinden Eren Eyüboğlu’nun (1907 – 1988) eserleri, “Paris’ten Antalya’ya Renk ve Çizginin Peşinde” başlıklı sergiyle Antalya Kültür Sanat’ta izleyiciyle buluşuyor. Sanat Tarihçisi Ömer Faruk Şerifoğlu küratörlüğünde hazırlanan sergi, 29 Nisan – 11 Haziran 2023 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak.
Eren Eyüboğlu, 1907 yılında Romanya’nın Yaş kentinde dünyaya gelir. Küçük yaşlarda yeteneği fark edilerek, özel resim dersleri alır. Yaş Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sonra 1929’da Paris’e gider. Dört yıl Andre Lhote Atölyesi’nde resim çalışır. Paris yıllarında Cézanne ve Matisse’den etkilenir, özellikle Matisse’in renk anlayışını benimser ve bu renk anlayışını kendine özgü folklorik bir dille birleştirir. Resme karşı duyarlılığını, resim karşısındaki ciddiyetini hayatının sonuna kadar sürdürür, ödün vermez, başkaları sevsin/sevinsin diye resim yapmaz.
1931’de, Andre Lothe atölyesinde güzel bir tesadüf eseri olarak Bedri Rahmi ile tanışırlar. O gün ikisinin de birbirlerinde farkettikleri, çarpıldıkları konu birbirlerinin resim tutkusu, resme bakışı olur. Yaşamlarının sonuna kadar, birbirlerinden de resimden de vazgeçmezler. Maceralı beş yıldan sonra 1936’da İstanbul’da evlenirler. Hayatının sonraki 52 yılını Türkiyeli bir sanatçı olarak yaşar. Bedri Rahmi Eyüboğlu, 40 yıl beraber yürüdüğü hayat ve sanat arkadaşı Eren Eyüboğlu’nu “Eren doğuştan ressamdır!” cümlesiyle özetler.
1930’lardan itibaren eserlerinde çağdaş ve özgün bir biçime ulaşma çabası ve yöresel anlatımlara plastik değerler kazandırma eğilimi, 1950’lerden sonra yerini rengin ön planda olduğu lirik soyutlamalara bırakır. 1955’lerde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından düzenlenen Vilayet Tabloları programında Antalya’ya gönderilen Eren Eyüboğlu, eli kolu tablolar ve eskizlerle dolu dönerken, o günleri şu sözlerle aktarır:
Antalya’ya gittim. Meclis binası için kendime göre malzeme topladım. Orada birisine şöyle demiştim: Eski müzik ve eski resim diyorsunuz. Şimdi gideceğiniz yere kağnıyla mı gidiyorsunuz? Alaturka musikiyi anlamak isteyen bir ecnebi ne yapacak? Bu musikinin bütün ustalarının eskileri, yenileri, klasikleri hepsini dinleyecek, mukayeseler yapacak ve kendine göre bir neticeye varacak. Evlerimizde modern eşyalar var, giyim ve kuşamımız modern. Bunların tadını alıyorsunuz da niçin yeni resmin tadını almıyorsunuz? Müzik dinlerken notasını, bemolünü, diyezini biliyor muyuz? Müziğin ahengine bırakır gibi resmin de ahengine, söylemek istediklerine, kendinizi niçin bırakmıyorsunuz?
1970’ten itibaren ise o güne değin edindiği deneyimlerini kullanarak, figüre daha güçlü bağlılıkla, çağdaş bir yorum kazandırır. Anadolu, kültür zenginlikleri ve insanı, resimlerinin esin kaynağı olur. Ardında binlerce resim, desen, mozaik ve seramik çalışmaları bırakarak, 30 Ağustos 1988 günü, son 30 yılını yaşadığı Kalamış’taki atölye-evinde hayata veda eder. Eren Eyüboğlu, yaşamının sonuna dek, çalıştığı resmi nasıl “daha iyi” yapabileceği kaygısındadır. Sanatçının mirası içinde en çok yer tutan otoportre ve portrelerine bakıldığında, onun sanat yaşamının başlangıcından sonuna dek beslendiği kaynakları, 1930’ların Paris’inden 1980’lerin İstanbul’una kadar yaşadığı değişimleri izlemek mümkündür.