Agar Agar, Fotoğraf: Naia Combary
Agar Agar, Fotoğraf: Naia Combary

Gezgin Salon Festivaline geri sayım başladı

+1 Sunar: Gezgin Salon Festivali
29 - 30 Temmuz 2023

Salon İKSV’nin sınırlarına sığmayıp, iyi müziği Beyoğlu’ndaki evinden doğanın içine taşıdığı etkinliği +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin ikincisi 29-30 Temmuz’da Parkorman’da düzenlenecek. Geçtiğimiz yıl 20 bine yakın müzikseveri ağırlayan festival, bu sene de iki günlük bir müzik maratonuyla yeşilliklerle çevrili Parkorman’da olacak.

Dünyaca ünlü grup ve isimlerin yanı sıra Türkiye’den en sevilen sanatçıların yer aldığı festivalin programı bu sene de dopdolu. Festivalin ilk gününde sahnede “elektronik bir aydınlanış” deneyimi sunan Satori, soul-funk’ın imparatoriçesi L’Impératrice, elektro-pop’a yeni bir soluk getiren Agar Agar, deneysel pop üslubuyla Sylvie Kreusch ile küresel müzik sahnesinde adını duyuran Emir Taha; ikinci gününde klasik ile elektronik müziği harmanlayan Jon Hopkins, samimi sahne enerjileriyle Büyük Ev Ablukada, romantik masalları ve şehvetli sesiyle Warhaus, meşhur “çöl noir” tınısıyla Still Corners ve karanlık R&B tarzıyla Tsar B’yi ağırlayacak.

Peçeteye istekleriniz duyuldu: Festivalin kapanışı yeni “live set”iyle Jon Hopkins’ten

Karmaşık ritimleri dingin, meditatif dokularla kaplayan Jon Hopkins, The New Yorker’a göre “kendi neslinin en çok alkışlanan elektronik müzisyeni”. Mercury Prize adayı Immunity (2013) ve Grammy adayı Singularity (2018), ruhani tekno ve ambient parçalardan oluşan iki yoğun, iddialı albüm olarak on yılın en çok övgü alan elektronik albümleri arasına girdi. Klasik müzik eğitimli Hopkins, kendi deyimiyle “ritimsiz, tek bir davul sesi olmayan, bir dans/elektronika kaydından çok klasik bir senfoniye yakın bir albüm” olan Music for Psychedelic Therapy (2021) ile bir nevi özüne döndü. Filmlere bestelediği müziklerle ödüller alan Hopkins’in Bonobo, London Grammar ve Coldplay’le de işbirlikleri bulunuyor. Hopkins, festivale tamamen kendisine ait yeni bir live set ve görsel dünyayla katılıyor.

Satori, Fotoğraf: Bastiaan Woudt
Satori, Fotoğraf: Bastiaan Woudt

Satori’nin müziği adında saklı: uyanış ve aydınlanma

Budist inancına özgü Japonca bir terim olan satori, bir deneyim veya doğa olayının hakikatinin âniden kavranmasıyla erişilen bir uyanış, aydınlanma mertebesi olarak tarif ediliyor. Bu aydınlanma arayışı, Satori’nin elektronik bestelerinde elle tutulurcasına hissediliyor. İlhamını aynı zamanda kültürel çeşitlilikten alan Satori, her bir performansını boş bir tuval olarak görüyor. Bazen setinin başından kalkıyor, gitar veya flütünü eline alıyor, bir doğaçlama melodinin peşine takılıyor. En son içe dönük, ruhani bir gözle Balkan mirasını notalara döktüğü Dreamin’ Colours (2022) albümünü çıkardı, Maktub Records’ı kurdu. Sahnesini renklendirdiği festivaller ise saymakla bitmez

Kalpleri ısıtan, kasları gevşeten “soul-funk”ıyla L’Impératrice

Soul-funk’ın yeni imparatoriçesi L’Impératrice, Matahari’nin yayımlanmasından bu yana geçen üç yılda dünyanın dört bir yanından milyonlara ulaştı. İlk albümleriyle önce anavatanları Fransa’da yankı uyandıran grup, ardından İtalya, Meksika, Kaliforniya’da bir kasırga etkisi yarattı. İlk albümlerinden bu yana dünyayla birlikte değişen L’Impératrice, Matahari’nin idealize edilmiş bir kadın kahraman fikrine dayanan romantik çizgisinin tersine bir ayrılık albümü olan 2021’deki son albümleri Tako Tsubo’da sırtını gerçeğe dayıyor.

L’Impératrice
L’Impératrice

Şarkılarıyla hayatlarımızı abluka altına alan Büyük Ev Ablukada

Büyük Ev Ablukada, bir Turgut Uyar şiirinden ödünçle, 2008’de kuruldu. Hem şarkıları hem de stilleriyle kısa sürede şehir efsanesine dönüştüler. “Ay Şuram Ağrıyo” konserlerini Ay Şuram Hâlâ Ağrıyo ismiyle albüme dönüştürmelerinin ardından, ilk resmi albümleri Full Faça’yı 2012’de yayımladılar. 2016’da şekilli mi şekilli yeni tarzları Fırtınayt ile elektronik dünyanın kapılarını ardına kadar araladılar. Bu kapıdan, 2017’de aynı isimli ikinci albümleri geçti. Sahne enerjileri, ellerinin değdiği her platformda takipçileriyle kurdukları samimi ilişki ve şarkılarıyla bizi bizden almaya devam ediyorlar.

Elektro-pop’un geleceğini notalara döken Agar Agar

Agar Agar’ın tohumları, bir deneysel sanat okulu olan Beaux-Arts Paris’te, Clara Cappagli ve Armand Bultheel tarafından atıldı. 80’lerin karanlık disko müziğini anımsatan ve her biri birer hit parçaya dönüşen “You’re High”, “Prettiest Virgin”, “I’m That Guy” gibi teklilerini 2018 tarihli ilk stüdyo albümleri The Dog and The Future takip etti. En son bir bilgisayar oyunu eşliğinde piyasaya sürdükleri Play Testalbümleriyle Salon’da İstanbullularla bir araya geldiler, şimdiyse +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’ndeler.

Balthazar’ın vokali Maarten Devoldere’nin solo projesi Warhaus

Modern dönem Nick Cave ve PJ Harvey’i olarak anılan Warhaus, aşka ve hayata dair karanlık ve romantik masallar yazıyor. 2016 tarihli ilk albümü We Fucked a Flame into Being, D.H. Lawrence’ın romanı Lady Chatterley’nin Sevgilisi’nden bir alıntıydı. Kendi adını verdiği, 2017 doğuşlu ikinci albümünün ardından ilk Salon ziyaretini yapan Warhaus, geçtiğimiz yıl yayımladığı üçüncü albümü Ha Ha Heartbreak’ten sonra arsız romantizmini büyük sahneye taşımak üzere festivale geliyor. Albümde Devoldere’nin şehvetli sesi, görkemli yaylı aranjmanlar ve ustaca yazılmış piyano notalarıyla kulakların pasını alıyor.

Still Corners
Still Corners

Çölün kaygısız gökyüzüne bakan bir müzik: Still Corners

Londra’da bir tren istasyonunda tanışan Tessa Murray ve Greg Hughes’un kurduğu Still Corners’ın ilk albümü Strange Pleasures’dan “The Trip”i duymayan kalmadı, şarkının klibi YouTube’da 60 milyon izlendi. Üçleme olarak duyurdukları albüm serilerinin son halkası The Last Exit, 2021’de geldi. Grubun meşhur “çöl noir” tınısının bir diğer dışavurumu olan The Last Exit, dinleyenleri uçsuz bucaksız manzaralarda bir gezintiye çıkarıyor. Organik enstrümantasyon, klavyeli gitar, ferah davullar ve Tessa Murray’in dumanlı sesiyle hayat bulan, zarif ve arayış dolu The Last Exit, görünenin ötesinde bir dünyanın kapılarını aralıyor.

Çılgın bir pop zekâsı: Sylvie Kreusch

Etkileyici lirizmiyle ve hem deneysel hem de pop üsluplarına keskin kulağıyla tanınan Sylvie Kreusch, on yıllık kariyerinin ilk çıkışını Belçika’nın art rock sahnesinde, Soldier’s Heart ve Warhaus ile çalarak yaptı. İlk kısaçaları BADA BING BABA BOOM!’un ardından Wild Love geldi. 2021’de çıkardığı son çalışması Montbray’de Kreusch, kalp kırıklığının pandora kutusunu çekingen bir merakla açıyor. Montbray, Serge Gainsbourg’un yıkıcı şarkı sözleriyle Kate Bush’un renkli pop vizyonunun farklı dalga boylarında geziniyor.

Emir Taha
Emir Taha

Salon’da keşfettik, çok sevdik: Emir Taha

Küresel müzik sahnesine güneş gibi doğan Emir Taha, güney Londra’daki üssünden dünyaya sesleniyor, alternatif R&B ve “leftfield” elektronika ile bu toprakların seslerini başarıyla bir araya getiriyor. İlk çalışmaları o kadar kuvvetliydi ki yankıları, onu stüdyosuna davet eden Kenan Doğulu’nun kulağına kadar ulaştı. İki parça olarak yayımladığı Hoppa, Emir’in güçlü stilinin, ustaca kurduğu metaforların ve doğuya uzanan kültürel mirasıyla içinde bulunduğu batılı çevre arasındaki ikilikleri sanatıyla ortaya koyma yeteneğinin şimdilik en büyük kanıtı. Salon’da dinlediğimiz günden beri dilimize dolanan “Huyu Suyu” şarkısına bu sefer festivalde eşlik edeceğiz.

Justine Bourgeus’un R&B projesi: Tsar B

Belçikalı DIY prodüktörü Justine Bourgeus’un R&B projesi Tsar B, sıklıkla FKA twigs, Azalia Banks ve MIA ile kıyaslanıyor. Kendi deyimiyle “gece kadar karanlık bir R&B” yapıyor, dans pisti amatörlerinden profesyonel koreograflara tüm dans tutkunlarını elektronik altyapılı, Ortadoğu nameleriyle bezeli, kimi zaman sert ve öfkeli synth’leriyle harekete geçiriyor. İlk albümü The Games I Played’in arefesinde ilk Türkiye konseri için Salon’a misafir olan Tsar B, hâlâ akıllardaki performansıyla festivalde.

Program ve sanatçılar ile ilgili detaylı bilgiye www.saloniksv.com adresinden ulaşabilirsiniz.