Galeri Diani, sanatseverlerin ve koleksiyonerlerin yakından takip ettikleri Ahmet Yeşil, Şükrü Karakuş, Tuba Önder Demircioğlu, Feyzan Alasya, Nilüfer Yıldırım, Engin Beyaz, Yasemin Keltek’in daha önce sergilenmemiş 40 eseri ile Haliç Tersane İstanbul’un büyüleyici ortamında gerçekleşecek olan Contemporary İstanbul 16. Edisyonuna katılıyor.
42. sanat yılını kutlayan deneyimli sanatçı Ahmet Yeşil, 16. Contemporary İstanbul’a yeni ürettiği seriler ve diptiklerle katılırken kendisine has çizgisini daha yalın ancak çok çarpıcı bir anlatımla ifade ediyor ve renkleri büyük bir yetkinlikle kullanıyor.
Çok farklı teknikleri bir arada kullanabilen nadir seramik sanatçılarından olan Tuba Önder Demircioğlu son derece kırılgan görünen ancak çok sağlam ve ustaca kullandığı porselen ve stoneware malzemelerle oluşturduğu yapıtlarında formların dengesini ve akışkanlığını gözler önüne sunuyor.
İspanya’da yaşayan ve üreten deneyimli sanatçı ve birçok kolektif projeye imza atan Şükrü Karakuş Neo-pop diyebileceğimiz bir estetikle bizi çok zengin bir tekno-urban içine daldırıyor yapıtlarıyla. Kendi kültürünü ve Akdenizliliğini evrensel bir dilin yetkinliğiyle anlatıyor izleyiciye.
Son yıllarda güçlü figürleriyle kendinden söz ettiren Feyzan Alasya imge dünyasını tuvaline yansıtan resmi, zamansız dünyalarda varolan düşle gerçeğin birleşimi olduğunu aktarırken bilinçaltını deşifre ediyor. Alasya, Anima Corpus serisi ile eserlerini izleyicilerle buluşturacak.
New York’ta yaşayan ve üreten genç sanatçı Nilüfer Yıldırım figüratif ile soyut arasında yumuşak bir geçişle ilerleyen nadir sanatçılardan. Yapıtları bir kişi ile veya herhangi bir yerde hatırlanan deneyimlerini; pencerelerden manzaralardan, insanlarla günlük karşılaşmalardan, her türlü duygusal durumu, direkt ve yalın bir şekilde aktarıyor.
Engin Beyaz, bulunduğu ortama ve toplumsal açmazlara kendine özgü bakışıyla çok çarpıcı sanat eserleri üreteten bir sanatçı olarak son yıllarda saydam, renkli, pleksiglas ve asetat ile ürettiği kütüphaneyi andıran ve içlerinde çok sayıda kitabı anımsatan eserleriyle toplumun belleğini kimi zamanda kişisel belleğini izleyiciye aktarıyor.
Sanat eylemini adeta geçmişten bir belge toplayıcısına ve arşivciye dönüştüren ve dolayısı ile ortak oluş ve bozuluş üzerinde yoğunlaştırıp düşündüren ve adeta bu ikiliği izleyicinin belleğine kazıyan sanatçı Yasemin Keltek ahşap, tual, ayna v.s materyaller kullanarak ikiliğe yeniden vurgu yapıyor.