İzlediğiniz filmlerde, monitörde hastanın kalp ritmi düz bir çizgiye dönüştüğünde doktorun şok verdiğini ve hastayı yeniden hayata döndürdüğünü görürseniz o sahnenin tıbbi açıdan doğru olmadığı çok net olarak söylenebilir. Çünkü kalp elektrokardiyografisinin asistol denen düz çizgi gösterdiği bir kalbe şok verilmez. Başka bir ifade ile bu ritim şoklanabilir bir ritim değildir. Bu durumda yapılması gereken şey kalp masajıdır ve tıbbi ekip geldiğinde de verilmesi gereken medikal tedavi algoritması özeldir.
Memorial Bahçelievler Hastanesi’nden Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Görüntüleme Uzmanı Dr. Özge Özden, filmlerdeki bazı sahnelerin neden doğru olmadığını tıbbi açıdan şöyle açıklıyor:
Bir hastanın kalbinde ventriküler fibrilasyon denen kaotik ritim bozukluğunda elektrik şoku vermek hayat kurtarıcı bir müdahaledir ve bu ritim şoklanabilir bir ritimdir. Ancak kalp monitöründe asistol olarak bilinen düz bir çizgi görüldüğü durumda kalp elektrik şokuna yanıt vermez, bu ritim şoklanabiir bir ritim değildir ve kalp masajı yapmak gerekir.
Bu konuda eğitimi olmayan kişilerin, kalbi duran bir kişide uygulayabileceği Otomatik Eksternal Defibrilatör (OED) cihazları ritmi tanıyacağından tıbbi ekip gelinceye kadar kullanılması hayat kurtarıcı bir cihazdır ve kullanımının yaygınlaşması kritik öneme sahiptir.
Fakat bazı filmlerde düz çizen elektrik şokuna elektrik şoku verildiğini görüyoruz ve bu aslında doğru bir tıbbi uygulama değil.
Bu arada, bazı filmlerde, elektrik şoklaması yapılan hastanın normal ritmine döner dönmez hızlıca konuştuğu ve hatta hızlıca taburcu edildiğini görüyoruz. Gerçek hayatta böyle bir şey görme ihtimalimiz pek yok. Bu tarz hastalarda, bu duruma neden olan, altta yatan özel bir neden olmaktadır ve bu durum tespit edilip gerekli tedaviler yapılmaktadır sonrasında da bazı önlemler alınmaktadır. Hatta bazı hastaların, altta yatan sebebe bağlı olmakla birlikte ICD (implantable cardiac defibrillator) denen şoklama özelliğine sahip kalp pilleri ile kalan hayatına devam etmesi gerekebilmektedir.
Televizyon dünyasındaki bir diğer yanılgı ise hayat kurtarıcı müdahalelerin herkeste işe yaradığı. Malesef gerçek hayatta durum böyle değil. Kardiyak arrest sonrası CPR yapılan hastaların hepsi yaşamıyor, yaşasa bile sadece bir kısmı taburcu edilebiliyor. Dahası CPR sonrasında hasta kurtulsa bile kaburgalarda kırık oluşabiliyor, beyin hasarı olabiliyor.
Film yapımcıları tıbbi destek almalı.
Filmlerdeki tıbbi sahnelerin, konu hakkında deneyimli kişilerden danışmanlık alınarak çekilmesinin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce bu filmler, senaryolar yanlış bilgi içermemeli. Hukukla, siyasetle ya da sanatla ilgili teknik olarak yanlış bir bilgiyi nasıl tercih etmiyorsak, oldukça kritik olan ve büyük kitlelerin izleyip bir şeyler öğrendiği sağlıkla ilgili yanlış bilgileri de tercih etmiyoruz elbette.