Koçan’ın ilk defa 2017’de, 70. yaşı vesilesiyle Baksı Müzesi’nde açtığı ve özyaşamının izini sürdüğü Ayağımdaki Diken sergisi, altı yıl sonra İstanbul’da yeniden 2 Haziran – 28 Temmuz tarihleri arasında AKM Galeri’de izleyicilerle buluşuyor. Doğduğu ve yıllar sonra bir müzeyle onurlandırdığı köyü Baksı’ya bir dönüş anlatısı niteliği taşıyan bu otobiyografik sergide Koçan, belleğinden çekip çıkardığı çocukluk imgeleri, yaşamsal kırılmaları, masum ve kendine özgü deneyimleri bir araya getiriyor. Hüsamettin Koçan, Ayağımdaki Diken sergisi ile sanatseverleri destansı bir yolculuğa çıkarıyor.
Bugünden geçmişe bakan ve geleceği düşleyen bir öznenin yaşamını anlatmak elbette hayal etmekle ilgilidir; çünkü geçmiş ve geçmişe dair tüm anlatılar hayallerin çabasıyla yaşarlar. Bu nedenle de biraz puslu bir doğası vardır. Bu doğa onları daha masalsı yapar. Hüsamettin Koçan’ın bu puslu ve hayal dünyasının konuğu olan geçmişi anlatma girişimi bu nedenle sessizliği ve yalınlaşmayı merkeze koyarak arındırılmış bir düşsel gerçekliği izleyiciyle paylaşıyor.
Göç olgusu, masal dünyası, değişim, tükenmeyen umutlar ve geleceğe başlama noktaları Koçan’ın bu sergisinin temalarını oluştururken sanatçının yerel kültüre duyduğu ilgi ve zanaat ustalarıyla selamlaşması serginin 3 boyutlu dünyasına farklı bir dinamik kazandırıyor. Sergi atmosferi bazen izleyiciye durup uzun süreli paylaşma önerirken bazen de izleyiciyi içine alıyor.
Heykel, resim ve yerleştirmelerin yer aldığı, AKM Galeri’ye yayılan “Ayağıdaki Diken” sergisinde, Koçan’ın sanatının ‘toprak’, ‘bellek’, ‘gurbet’, ‘göç’, ‘yalnızlık’, ‘kayboluş’ ve ‘kavuşma’ gibi temel motifleri, yalın formlar üzerinden ifade buluyor. Sanatçı, kendi çocukluğu ve Baksı’ya doğru yol aldığı bu sergiyi, geri dönmenin imkânsızlığıyla yüzleşmenin yeniden inşası diye tanımlıyor.
Hüsamettin Koçan, yoğun ve çok yönlü hayatının öne çıkmak isteyen masum, yalın ve kendine özgü deneyimlerini bir araya getirdiği Ayağımdaki Diken sergisini şu cümlelerle anlatıyor:
İnsan yaşamındaki büyük kırılmaların yansımaları da gösterişli olur. Büyük savrulmalar, konum değiştirmeler, sınıfsal sıçramalar, kariyer; tüm bunlar elbette bir yaşamı derinden etkiler. Ancak benim hayatımda, geri dönüp baktığımda, bu saydıklarımın değil, masum ve bana ait olanların izi her zaman daha derin oldu. Belki de bu sergi, başka hayatları anlamak ve anlatmak için üretmiş bir sanatçının, kendi yaşamına bakışı ve onunla yeniden tanışma yolunda, seçtiği bir arınmadır.
Sergi heykel, tuval resmi, yerleştirmeler, doğal malzemeler, karışık malzeme, metal ve ahşap gibi teknikler aracılığıyla şekilleniyor.