Her yıl Fransa’nın güney sahilindeki Cannes kentinde düzenlenen 78. Cannes Film Festivali, 13 Mayıs 2025 Salı akşamı Grand Théâtre Lumière’de gerçekleşen görkemli bir törenle yeniden açıldı. Açılış sunuculuğunu üstlenen Fransız aktör Laurent Lafitte, konuşmasına Belçikalı oyuncu Émilie Dequenne’e ithafla başladı. “Festival de Cannes’da doğmuştu. Onun mütevazı, güçlü zarafeti özlenecek.” diyerek festivalin hafızasında yer eden isimleri anımsattı.
Bu yıl ana yarışma jürisinin başkanlığını üstlenen Fransız oyuncu Juliette Binoche, festivalin temasını belirleyen güçlü bir konuşma gerçekleştirdi. Binoche, sanatın iyileştirici gücüne vurgu yaparak dünyanın farklı bölgelerinde baskı altında olan sanatçılara dikkat çekti. Konuşmasının en çarpıcı anlarından biri ise, Gazze’de 16 Nisan sabahı evine düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden 25 yaşındaki foto muhabiri Fatima Hassouna’yu anması oldu. Oyuncu konuşmasında, Hassouna’nın rol aldığı belgeselin festival seçkisine kabul edildiği günün ertesinde hayatını kaybettiği bilgisine de yer verdi.
Sanat bir tehdittir … çünkü özgürlüktür
Açılış gecesinin en dikkat çekici anlarından biri, sinemanın yaşayan efsanelerinden Robert De Niro’ya verilen Onursal Altın Palmiye ödülüydü. Ödül, kendisini bu alanda bir idol olarak tanımlayan oyuncu Leonardo DiCaprio tarafından sunuldu. DiCaprio, De Niro’nun sadece bir aktör değil, aynı zamanda sinemanın anlamını ve olanaklarını yeniden şekillendiren bir figür olduğunu belirtti.
De Niro ise ödül konuşmasında yalnızca kariyerine değil, sanatın toplumsal işlevine de değindi. Özellikle günümüzde sanatın kapsayıcı ve özgürleştirici niteliğinin bazı kesimler için tehdit unsuru haline geldiğini söyledi. “Sanat bir tehdittir. Çünkü kapsayıcıdır, özgürlüktür… Otokratlar için tehlikeliyiz.” sözleriyle salondan destek alan De Niro, festivalin sahnesini demokratik değerleri savunmak için bir çağrıya dönüştürdü.

“Partir un jour” ile bir İlk
Açılış töreninin ardından, Fransız yönetmen Amélie Bonnin’in ilk uzun metrajlı filmi “Partir un jour” izleyiciyle buluştu. Film, Paris’te yaşayan bir şefin ailesinin yanına dönerek geçmişiyle yüzleşmesini konu alıyor. Sessiz ama etkili bir anlatımla ilerleyen hikâye, yalnızlık, bağlar ve hafıza üzerine düşündürücü bir yolculuk sunuyor. Bonnin’in kamerası, bireysel travmaların ailevi kırılmalarla nasıl iç içe geçtiğini büyük bir sadelikle aktarıyor.
Amélie Bonnin, Cannes tarihinde açılış filmiyle yer alan ilk kadın yönetmen olarak dikkat çekti. Bu yönüyle “Partir un jour”, yalnızca temasıyla değil, arkasındaki yaratıcı isimle de bir ilki temsil ediyor. Cannes’ın uzun süredir tartışma konusu olan cinsiyet temsili ve yönetmen çeşitliliği konusunda attığı adımlara bir katkı sunan bu seçim, festivalin daha kapsayıcı bir kimliğe evrildiğinin de işareti olarak yorumlandı.
Yeni yönetmenlerden ilk filmler: Johansson, Stewart ve Dickinson
Festivalin bu yılki dikkat çekici başlıklarından biri de oyunculuktan yönetmenliğe geçen üç ismin prömiyerleriydi. Scarlett Johansson, Eleanor the Great ile yönetmenlik koltuğuna otururken; Kristen Stewart, uzun süredir üzerinde çalıştığı The Chronology of Water filmini Cannes’da ilk kez sundu. Stewart’ın otobiyografik ögeler taşıyan bu filmi, cinsellik, beden ve hafıza temalarını şiirsel bir sinema diliyle işliyor. Johansson’un filmiyse yaşlı bir kadının hayatına odaklanarak, bireysel kahramanlık kavramını yeniden yorumluyor.

Görsel: Andrejs Strokins
Harris Dickinson ise Urchin adlı ilk uzun metraj çalışmasıyla Cannes’da dikkat çeken bir çıkış yaptı. Genç bir karakterin metropolün sert ve baskıcı yüzüyle başa çıkma çabasını işleyen film, estetik tercihleriyle öne çıkıyor. Her üç yönetmenin ortak noktası, kişisel ve deneysel bir anlatım dilini tercih etmeleri.
Tom Cruise’lu “Mission: Impossible” gösterimi
Festivalin ikinci gününde, Tom Cruise’un başrolünde yer aldığı Mission: Impossible – The Final Reckoning filmi gösterildi. Film, serinin sekizinci halkası olarak büyük ilgi topladı. Cruise’un, dublör kullanmadan gerçekleştirdiği sahneler yeniden gündeme geldi. Güney Afrika’da çekilen bir sahnede çift kanatlı bir uçağın dış yüzeyinde yürümesi sırasında yaşadığı zorlu anlar basına yansıdı. Yönetmen Christopher McQuarrie, o sahnede Cruise’un neredeyse bilincini kaybettiğini ve sadece üç dakika yakıt kaldığını açıkladı.
Gösterim sonrası yapılan basın toplantısında Cruise, “Sınırları zorlamak, sinema deneyimini daha gerçek kılıyor” dedi. Filmin aksiyon dozu yüksek sahneleri Cannes’daki gösterimden sonra dakikalarca ayakta alkışlandı. Hollywood’un gişe garantili yapımlarının sanat festivallerindeki yeri zaman zaman tartışma konusu olsa da, Cannes’ın bu yapımı programına alması, festivalin popüler sinema ile sanatsal anlatım arasında kurduğu dengeyi koruma çabasını yansıtıyor.
Kırmızı halıda yeni kurallar
2025 Cannes Film Festivali, yalnızca gösterimleriyle değil, organizasyonel düzeyde getirdiği yeniliklerle de dikkat çekti. Festival yönetimi, bu yıl çıplaklık içeren kıyafetleri ve aşırı hacimli, uzun kuyruklu elbiseleri kırmızı halıda yasakladığını duyurdu. Bu karar, özellikle son yıllarda kırmızı halı stilinde görülen “naked dress” trendine yönelik bir karşı duruş olarak yorumlandı. Organizasyon, bu kuralların festivalin uzun süredir örtülü biçimde uyguladığı prensiplerin artık açık bir biçimde ifade edilmesi anlamına geldiğini belirtti.
Yapılan değişikliklerin yankıları, açılış gecesinde yıldızların tercihlerini doğrudan etkiledi. Jüri üyelerinden Halle Berry, bu kurallara uygun olarak açılış gecesi elbisesini değiştirdiğini kamuoyuyla paylaştı.
Cannes Film Festivali, 13–24 Mayıs 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Festival süresince ana yarışma, Belirli Bir Bakış, Kısa Film Yarışması ve paralel seçkiler kapsamında pek çok film izleyiciyle buluşacak. Cannes bu yıl da yalnızca dünya sinemasının en iddialı yapımlarına değil, aynı zamanda sanat yoluyla aktarılan toplumsal mesajlara, bireysel anlatılara ve estetik deneyselliklere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.