18. İstanbul Bienali, 2025’te başlayıp 2027’de sona erecek ve üç ayrı bölümden oluşacak. Bienal boyunca sunulan her program, bir önceki aşamada açılan araştırma ve sorgulama hatlarının üzerine inşa edilecek.
Bienalin ilk ayağı, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında düzenlenecek sergiler ve kamusal programlardan oluşacak. 2026 yılında bienal kapsamında kalıcı bir akademik yapı kurulması için çalışılacak. Buna ek olarak yerel sanat inisiyatifleri ile yakın işbirliği içinde düzenlenecek dört etkinlikten oluşan bir program hayata geçirilecek. 18. İstanbul Bienali, 18 Eylül–14 Kasım 2027 tarihleri arasında, süreç boyunca kurulan işbirlikleri ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılacak sergiler, yayınlar, performanslar ve buluşmalarla tamamlanacak.
Bu üç ayaklı bienal, süresini esnetip attığı adımların arasını açarak, dönüştürücü sanatsal süreçlerin temel bileşeni olan “zamanı” yeniden ele almayı deniyor. Tohmé, bienal için hazırladığı öneride bu durumu şu şekilde ifade ediyor:
Sanat alanında çalışmayı dönüştürücü buluyorum.
Bu dönüştürücü etkileşim sadece nihai sunumlarda değil, asıl bunu mümkün kılan üretim aşamalarında yani yaratım süreçlerinde, gündelik karşılaşmalarda, açılışlarda, atölye ziyaretlerinde ve okuma grubu buluşmalarında hissediliyor. Bu yüzden 18. İstanbul Bienali’nin sergileme kadar üretim sürecine de ağırlık veren bir program oluşturması gerekiyor. Sürenin üç yıla esnetilmesi, bienalin yerel kültür ve sanat ortamıyla ilişkilerini derinleştirmesine olanak tanıyacak. Böylece topluca ortaya konan sorular, bağlamlar ve topluluklar üzerinden işbirlikleri şekillenebilecek. Bu çok yıllı program, bölgesel ve uluslararası düzeyde farklı kuşaklardan sanatçıların birbirleriyle bağlantılar kurmasını sağlayacak, yeni ortaklıkların oluşmasını teşvik edecek ve yeni gerçekliklerle yüzleşirken sanatçılara destek olacak.”
18. İstanbul Bienali’ne Katılım Çağrısı
Bienalin ilk ayağı, kendini koruma ve gelecek olasılıklarına ilişkin temalara odaklanacak. Kırılganlık ve tekrar eden krizlerle karşı karşıya kaldığımızda, maddi koşullar ve güvensizlik hissi günlük hayatımızı nasıl etkiliyor? Kendimizle, bedenlerimizle ve toplumla olan ilişkimiz nasıl şekilleniyor? Soluklanabileceğimiz alanları nasıl yaratıyoruz? Alışılmadık dayanışma biçimlerini ve direniş için karşı-stratejileri nasıl keşfediyoruz? Onarmanın ve ileriye yönelik hayal kurmanın kol kola ilerlediği bir hareket, nasıl gelecekler tasavvur etmemize olanak tanıyor? Dünyalarımız aynı anda hem kâbuslara hem düşlere; hem geçiciliğe hem dayanıklılığa yer açacak şekilde çözülürken, bu dünyalarda yaşamaya nasıl devam edebiliriz?
18. İstanbul Bienali, 2025’teki ilk ayağı için, bu temalarla ilgilenen sanatçıları, aşağıdaki adımları takip ederek dosyalarını paylaşmaya davet ediyor.